YÜKLENİYOR

lütfen bekleyiniz...

hakkimda

 

funda baysal

Psikoterapist | Aile ve Çift Terapisti

 
 

• Özel Üsküdar Amerikan Lisesi’nden 1994 yılında mezun olup Lisans eğitimini 1998 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde tamamladı.

• 2000-2007 yılları arasında Avrupa Aile Terapileri Derneği (EFTA-TIC) tarafından onaylı 500 saatlik “Aile ve Çift Terapisi Eğitimi”ni tamamladı.

• 2014’te Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü- Eğitim Ekonomisi ve Planlaması Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı.

• 2000-2003 yılları arasında Dışavurumcu Sanat Terapisi Eğitimi’ni tamamladı.

• 2000-2002 yılları arasında Dinamik Psikoterapiler Eğitimi’ni tamamladı.

• 2003-2004 yılında Grup Süreçleri ve Liderlik Eğitimi’ni aldı.

• 2004 yılından beri Türkiye Aile ve Evlilik Terapileri Derneği Yönetim Kurulu üyeliği ve Genel Sekreterliği görevini sürdürmektedir.

• AETD’nin düzenlediği tüm yerel kongrelerde ve EFTA’nın Türkiye’de 2013 yılında gerçekleşen uluslararası kongresinde organizasyon komitelerinde yer almıştır.

• Uluslararası Aile Terapileri Derneği’nin (IFTA), Avrupa Aile Terapileri Derneği’nin (EFTA) ve Türk Psikologlar Derneği’nin (TPD) aktif üyesidir.

• İstanbul’da Anadolu yakasında bulunan danışmanlık merkezinde Aile ve Çift Danışmanlığı ve Bireysel Psikoterapi hizmetlerini vermektedir. Anadili İngilizce olan ve/veya İstanbul’da ikamet etmekte olan Expat ailelere ve bireylere İngilizce Terapi hizmeti vermektedir.

• Halen İstanbul Üniversitesi Aile ve Evlilik Danışmanlığı Eğitimi Bölümü’nde Eğitmen ve Süpervizör olarak çalışmaktadır.

• Aile Danışmanlığı eğitim sürecindeki adaylara ve aile ve çift terapistlerine Süpervizyon grupları düzenlemekte; ayrıca çeşitli konularda eğitimler vermektedir.

 

İLETİŞİM BİLGİLERİ

 

Aİle ve Çİft Terapİsİ

 

Aile Terapisi; psikoterapinin, ailelerle ve çiftlerle çalışırken yakın ilişkilerine dahil olarak değişim ve gelişme sağlanmasını hedefleyen önemli bir koludur. “Değişim”i aile üyeleri arasındaki etkileşim sistemleri üzerinden sağlamaya çalışır. İnsanların psikolojik sağlığı üzerinde önemli bir faktör olarak aile ilişkilerini tanımlar.

Aile Terapisi alanındaki modellerden biri olan Sistemik Aile Terapisi, “sorun” olarak tanımlanan davranış ve/veya birey üzerine odaklanmaktansa sistemik içeriğin tamamına odaklanır. Bu sistemik içerik, problemlerin aile/grup içindeki döngüsel oluşumunu, terapiye başvurmadan önce uygulanan çözüm girişimlerini ve en az üç kişinin dahil olduğu sosyal koalisyonları içerir. Bu açıdan bakıldığında suçlu, suçsuz, haklı, haksız, güçlü, mağdur yoktur; sadece sağlıksız yapılanmış ilişki döngüleri vardır.

Ailelerle çalışmalarımızda kullandığımız aile terapisi akımları içinde yer alan “çözüm odaklı terapi” akımı, geçmişte denenmiş çözüm çeşitleriyle gelecekte başarılı olabilecek çözüm tasarılarının beraber keşfi ve değerlendirmesini yaparak problemle çözüm arasındaki işe yaramayan mevcut etkileşimi bozmayı sağlar. “Yapısal aile terapisi” akımı ise uygun olmayan ilişki yapılanmalarını içeren sosyal davranışları değiştirmeye odaklanır. Yaşanan “sorun”un, ailenin yapılanmasında bulunduğu olumlu katkının altını çizerek ailenin/çiftin “sorun” olarak tanımladığı olayın paradoksal bir yorumunu yapmamıza olanak sağlar. Aile ve çiftlerle yaptığımız çalışmada genel olarak izlediğimiz yolu ailenin/çiftin ihtiyaçları ve öncelikleri belirler.

Sorunun kökeninin ne olduğuna ya da danışan tarafından sorunun bireysel bir sorun ya da bir aile sorunu olarak tanımlamasına bakılmaksızın, ailenin çözüm sürecine dahil edilmesinin danışana fayda sağladığı bir gerçektir. Aileler doğrudan seanslara katılırlar; böylece bütün ailenin sahip olduğu güçlü yanlardan, bilgeliğinden ve desteğinden fayda sağlanabilir.

Aile Terapisinde, aile geleneksel olarak ebeveynler ve çocuklar olarak tanımlanabilir; aynı zamanda “kan ya da evlilik bağıyla bağlı olan ya da olmayan insanlar arasındaki güçlü, destekleyici, uzun süreli roller ve ilişkiler” olarak da tanımlanabilir. Kendilerini aile ya da çift olarak tanımlayan herkes, aile ve çift terapisine başvurabilir ve fayda sağlayabilir.

Seans sayısı, başvurulan duruma bağlıdır; ancak ortalama 5-20 seans arası sürmektedir.

Aile Terapisi, belirli bir sebep belirlemektense sorunların çözülmesine odaklanır. Suçu bir ya da daha fazla bireye yüklemenin, klinik anlamda bir faydası yoktur. Sebep-sonuç yaklaşımı gibi çizgisel bir yöntem izlemektense döngüsel bir sorun değerlendirme yöntemi kullanan Aile Terapisi uygulamaları, ailelerin kullandıkları davranış kalıplarını, bu davranış kalıplarının sebeplerinin neler olduğunu ve mevcut durumu iyileştirmek için neler yapılabileceğini bulmalarına yardımcı olur.
 

Aİle Terapİsİ Uygulama Alanları Nelerdİr?

Çift ilişki/evlilik sorunları
Cinsel ilişki sorunları
Çocuk odaklı aile problemleri
Ebeveyn-Çocuk İletişim sorunları
Boşanma müdahalesi
Boşanma öncesi ve sonrası problemler
Yeme bozuklukları

Madde bağımlılığı
Depresyon gibi çeşitli duygudurum bozuklukları
Kronik sağlık problemleri
Ailede kayıp, ölüm, travmasal yaşantı
İş ve para stresi
Aile içi iletişim sorunları, disiplin, kardeşler arası rekabet vb.
Aile içi şiddet ve istismar

 



Aile bireylerinden biri kanser gibi ölümcül bir tanı aldığında, Alzheimer’s ya da Multipl Skleroz gibi kronik bir rahatsızlık yaşadığında, yaşamını değiştiren bir kaza geçirdiğinde ya da ciddi bir yeme bozukluğu sergilediğinde; aile ve yakın çevredeki tüm bireyler etkilenir ve desteğe ihtiyaç duyar. Zorlayıcı dönemlerden geçerken aileler destekleyici aile terapisinden faydalanabilirler.

Psİkoterapİ

 

Psikoterapi; sebepleri, etkileri, tetikleyicileri ve olası çözümleri açısından farklılık gösterebilen psikolojik sorunlara çözüm bulabilmek adına eğitimli bir profesyonelle girilen terapötik bir etkileşim ya da tedavi ilişkisidir. Terapi, günlük hayattaki sorunlara olduğu gibi genellikle kliniksel anlamda teşhis edilebilen daha ciddi varoluşsal krizlere yanıt vermek amacıyla kullanılır.

Psikoterapinin amacı, sorunları çözüme ulaştırmak ya da kişisel hayatta daha yüksek bir işlevsellik derecesine yükselebilmek amacıyla düşüncelerin, duyguların ve davranışların keşfedilmesidir. Psikoterapi, danışanların tam potansiyellerine ulaşmalarına ve hayatlarında karşılaştıkları sorunlarla daha kolay başetmelerine yardımcı olur. Farkındalığı ve kendini gözleme kapasitesini artırarak psikoterapi, danışanın kendine dair bilişini ve davranışını değiştirmesini, içgörü ve empati becerilerini geliştirmesini sağlar. Terapi sürecindeki bireyler sahip olduklarından farklı düşünce, duygu ve davranış seçeneklerinin mümkün olduğunu görürler; kendilik iyi hissedişleri artarken gerçeklik algıları düzelir ve yaşamsal rahatsızlık ve stresleriyle daha iyi başa çıkarlar.

Terapi, depresyon ve kaygı gibi teşhis edilebilir zihinsel rahatsızlıklarda uygulanabildiği gibi günlük yaşamda kişilerarası ilişkileri daha iyi yürütebilme ve yönetebilmeyi sağlayarak bu alanda yaşanan sorunları çözmede ve kişisel hedeflere ulaşabilmede de yardımcı olur. Yas tutma sürecinde alınan terapi yardımı uzun dönemde depresyonun oluşma ihtimalini azaltır. Çocuklu ailelerde ebeveynlerin terapi görmesi, çocukların gelişimini olumlu yönde etkileyerek etkilerini hayat boyu ve gelecek nesillerde gösterebilir. Terapinin planlı ya da plansız bir sonucu olarak bireylerde daha iyi ebeveynlik becerileri de görülmektedir.

Psikoterapi seanslarında hassas ve özel kişisel konular konuşulduğu için terapistler yasal olarak danışanlarının mahremiyetine saygı göstermekle ve bilgileri gizli tutmakla yükümlüdür.

Psikoterapi, genellikle haftada bir sıklıkta düzenli yapılan 50 dakikalık seanslardan oluşur. Bu sürecin süresi ve seans sayısı birçok etkene bağlı olarak birkaç ay ile birkaç sene arasında değişir. Bunlardan bazıları; danışanın katılım ve motivasyonu ve yaşadığı sorunun niteliği, şiddeti ve sıklığıdır. Terapi sürecindeyken ortaya çıkabilecek yeni stres faktörleri de süreyi ve terapi sürecinin yoğunluğunu ve seansların sıklığını etkiler.
 

Bİreysel Psİkoterapİnİn Uygulama Alanlari Nelerdİr?

Kişisel gelişim

Depresyon

Kaygı bozuklukları (panik-atak, takıntılı düşünceler, travma sonrası stres bozukluğu, fobiler, yaygın anksiyete bozukluğu, vs.)

Psikosomatik rahatsızlıklar

Günlük yaşam olaylarıyla başetme zorlukları; stresle başetme

Boşanma gibi yaşam olayları sırasında/sonrasında destek

MS ve kanser gibi fiziksel hastalıklarla başetme

Kayıp ve yas süreçleri

 


 

SÜpervİzyon

 

“Süpervizyon; süpervizyon alan uzmanın verdiği danışmanlık/terapi hizmetiyle ilgili bilgi verdiği, üzerine birlikte düşündüğü, geribildirim aldığı ve gerektiğinde süpervizörün yol gösterdiği, süpervizör ve süpervizyon alan uzman iki kişi arasındaki çalışma ilişkisidir. Bu ortak çalışma ilişkisinin amacı, alanda çalışmaya yeni başlayan kişinin müşterilerine mümkün olan en iyi hizmeti sunabilmesi için etik yeterlik, kendine güven ve yaratıcılık kazanmasını sağlamaktır”. (Inskipp and Proctor, 2001)

Bu çerçeveden bakıldığında süpervizyon ağırlıklı olarak, müşterilerine hizmet verirken danışmanın/terapistin kullanacakları belirli becerileri geliştirmelerinin yanında, kendilerinin de bu süreçte daha sistematik düşünmeyi öğrenerek bireysel gelişimlerini sürdürebilmeleri için süpervizörün destek vermesi olarak yorumlanabilir. Süpervizyon süreci, terapistin/danışanın rolü üzerine tartışmaları ve kişisel ve profesyonel yaşamların arayüz kesişmelerinin incelenmesini içerir. Bu süreçteyken danışmanlar, hangi alanlarda büyümeye devam ettiklerini ve hem danışman olarak hem de bir birey olarak nasıl ve ne yönde gelişmek istediklerine bakma fırsatı bulurlar. Teori ve uygulamayı nasıl birleştireceklerini, karmaşık vakalarda nasıl vaka formülasyonu yapacaklarını ve sistemik konteksti okumayı öğrenirler. Süpervizör aynı zamanda kendi deneyimlerini, danışmanların kendilerine danışmak için getirdikleri vakalara dair gözlemleri, yaşadıkları deneyimleri ve bilgi toplamaları üzerinden giderek kendi karar verme süreçlerini ve yorumlama tekniklerini paylaşır.

Çalışma şartlarına ve ihtiyaca göre belirlenmek üzere, haftada bir ya da iki haftada bir olacak şekilde düzenli aralıklarla uygulandığında süpervizyon süreci en iyi sonuçları sağlar. Aday danışman/terapistler bireysel ya da grup süpervizyonunu seçmekte özgürdür. Deneyimime göre, hem bireysel hem de grup süpervizyonunun kendine dair avantajları olduğunu söyleyebilirim. Bir grup oluşturabilirseniz ya da başlamak üzere olan bir gruba dahil olursanız, daha uzun süreye yayılan bir çalışmada birbirinizin vakalarından da öğrenerek daha zengin bir öğrenme deneyimi yaşayabilirsiniz. Aynı zamanda ileride akran süpervizyonu dediğimiz çalışmaya da alt yapı hazırlamış olursunuz.

Bir süpervizör olarak, Aile ve Çift Terapisi ve bireysel terapi uygulayan uzmanlara bireysel ve grup süpervizyonu sunmaktayım. Açılacak olan süpervizyon gruplarına katılım şartlarına dair bilgi isterseniz, e-posta yoluyla bana ulaşabilirsiniz.

 

EĞİtİm gruplari

 










Yeni eğitimler Eylül 2014'te duyurulacaktır. Lütfen daha sonra tekrar bakınız; ilginiz için teşekkür ederiz.







 

 

İletİŞİm

 

BİLGİ ALMAK İÇİN LÜTFEN BİZİMLE İLETİŞİM KURMAKTAN ÇEKİNMEYİN.

 

Feneryolu Mah. Fahrettin Kerim Gökay Caddesi (Minibüs Caddesi)
No:68 Leylak Apt. Kat 1 Daire 1 Kadıköy



EMAIL: funda@fundabaysal.com
TELEFON: +90 216 567 62 64
MOBİL: +90 541 567 62 64